DE | EN |

Akdamar Adası, Van

 

D&G Art Project bünyesinde yer alan sanatçı Sultan Adler’in her bir çizgisinde ters lale fidanı gizli olan eserleri Van Gölü üzerinde bulunan Akdamar Adası’ndaki açık hava müzesi olarak nitelendirilen Akdamar Kilisesi’nde yer alacak. 915 ve 921 yılları arasında Kaşif Manuel tarafından inşa edilmiş kilisenin üzerindeki kabartmalarda günlük yaşam, saray yaşantısı, av sahneleri gibi süslemelerin olması dikkat çeker. Kırmızı taşlarla inşa ediliş yapı, yeşilin içinde bir renk senfonisi sunarken bir aşk hikayesine de ev sahipliği yapar. Rivayete göre, Akdamar’da yaşayan baş keşişin güzeller güzeli kızı Tamara, ada civarında sürüsünü otlatan bir çobana aşık olur. Çoban her gece adaya yüzerek gelir ve Tamara ona bir fener yakarak yol gösterir. Ancak bu durumu keşfeden Tamara’nın babası, bir gece fenerle dışarı çıkarak çobanı yanıltır. Çoban, Tamara’ya ulaştığını sanarak keşişin peşinden gider ve yorgun düşerek Van Gölü’nde boğulur. Ölmeden önceki son sözleri “Ah Tamara” olur ve bu söz zamanla Akdamar adının kaynağı olur.Uluslararası alanda çalışmalarını sürdüren sanatçımız Sultan Adler’in „Mavi Seri” kapsamında ele aldığı eserlerinde, üstten bakılan ters lalelerin dairesel çizgilerle kompoze edilmiş tasvirleri soyut bir yorumla doğanın güzelliğini ve gizemini gözler önüne seriyor. Her bir çizgide filizlenen ters lale fidanları, mavi serinin özelliğini ve derinliğini oluşturuyor. Soyut bir dil kullanmasına rağmen sanatçı, doğadaki gözlemlerini çizgilerle harmanlayarak eserlerine hareket öğesini kazandırmayı başarıyor. Uzun uzun bakıldığında, bu çizgiler adeta rüzgârdan sallanarak dans eden çiçek açmak üzere olan lalelerin bir gösterisine dönüşüyor. Sultan Adler, kültürümüzün bir hazinesi olarak kabul edilen ve koruma altına alınmış bir tür olarak özel bir öneme sahip ters laleler aracılığıyla görsel bir zenginlik sunmanın ötesinde, bu çiçeklerin barındırdığı gizli anlamları da ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Sanatçı, dairesel tuvallerinde doğanın özünü yakalıyor ve her bir “Mavi Seri” eseri, ters lalelerin soyut bir yorumu olarak karşımıza çıkıyor. Ters lalelerin soyut dansı, izleyiciyi doğanın ritmine ve gizemine davet ediyor.Mavi serinin bir devamı niteliğindeki ters lale heykelleri, anadolunun bir temsiliyken biçimsel olarak ise zarif bir kadın silüetini yansıtıyor. Aynı, rivayetin kahramanı, güzelliği ile büyüleyen ve eserlerin yer alacağı eşsiz mekana -Akdamar’a- ismini veren Tamara gibi…